6 Kasım 2010 Cumartesi

Blaise Cendrars (nam-ı diğer Frederic Sauser)

Bugün akıl sağlığından hafif şüphe duyduğum, İsviçreli bir baba ile İskoç bir anadan olma aslen İsviçreli bir yazar ve maceracıdan kısaca bahsetmek istiyorum. Benden yaklaşık bir yüz yaş büyük olan Cendrars (eserlerini bu isimle imzalıyor) şu an oturduğum yere 150km uzaklıktaki İsviçre'nin Neuchâtel şehrinde doğmuş. 16 yaşında kendini yollara vurmuş, Rusya ve Çin'e giderek meslek (balcılık, animatörlük mesela- yanlışım varsa düzeltin) öğrenmeye çalışmış, 1910'da Paris'e gelmiş ve oraya yerleşmiş. Yollarda başından geçenlerden ve gördüklerinden yola çıktığı, kendi zamanının çizgileri ve tarzı dışına çıkan serüven yaşamını yücelten romanlar ve şiirler yazmış. Bu arada Birinci Dünya Savaşı patlak verince gönüllü olarak Fransız ordusuna yazılıp (doğduğu yer İsviçre'nin Fransızca konuşulan bir bölgesi olduğundan anadili Fransızca'dır) savaşa gitmiş ve savaşta sağ elini kaybetmiş. Bundan çok duygulanan Fransızlar ona bir cesaret madalyası verip, Fransız vatandaşlığı teklif etmişler (kabul etmiş). Sonrasında Brezilya, Roma ve İspanya'ya seyahet etmiş. El mevzuu onu yıldırmamış olacak, Remington marka daktilosunda tıkır tıkır yazmaya devam etmiş. Eserleri eleştirmenler tarafından ilk önceleri pek bir ciddiye alınmadıysa da, ölüm yılı olan 1961'de “Paris Kenti Büyük Edebiyat Ödülü”nü alınca nihayet biraz ünlenmiş (meşhur olması ile ölmesinin eş zamanlı oluşu talihsiz olmuş biraz hakikaten). Arkadaşı Henry Miller kendi kitabında onun hakkında şöyle demiş: "Read him! I say. Read him, even if at the age of sixty you have to begin to learn French: Read him in French, not in English. Read him before it is too late, for it is doubtful if France will ever again produce a Cendrars". Şiirlerinden biri Balans ve Manevra'nın girişinde ekranda beliriyormuş (izleyenlerin yalancısıyım). Şöyle ki (Fransızca'dan Sait Maden çevirisi):
                           
                                       Sen gökten ve denizden daha güzelsin
insan sevdi mi gitmeli
ayrıl karından ayrıl çocuğundan
ayrıl dostlarından kadın erkek
sevdiğinden ayrıl sevgilinden ayrıl
insan sevdi mi gitmeli

yeryüzü kadın erkek zencilerle dolu
kadınlar erkekler erkekler kadınlar
güzel mağazalara bak
bu araba bu erkek bu kadın bu araba
ve bütün güzel mallar

hava da var yel de
dağlar su gök toprak
çocuklar hayvanlar
bitkiler ve taşkömürü

öğren satmayı almayı bir daha satmayı
al ve boyuna al ver
insan sevdi mi bilmeli
yemeyi içmeyi şarkı söylemeyi koşmayı
ıslık çalmayı
çalışmayı da öğrenmeli

insan sevdi mi gitmeli
ağlama gülerken
memeler arasında barınma
soluk al yürü al başını git

güzelce yıkandım ve bakıyorum
ağzı görüyorum bildiğim
eli bacağı gözü
güzelce yıkandım ve bakıyorum

orada hep yeryüzü bütün
şaşırtıcı şeylerle dolu yaşama
eczaneden çıkıyorum
yeni tartıldım daha
80 kilo geldim
seni seviyorum.
Hangi şair seni seviyorum demeden önce "teraziden şimdi indim, seksen kilo çekiyorum" der ki? Bu adamda bir gariplik var arkadaş, söylüyorum size.
Unutmadan bir de sanatçının "Altın" isimli romanı okunmaya değer gözüküyor.

*: Portreyi çizen adam da pek normal değil :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...