23 Ekim 2010 Cumartesi

Leaving Las Vegas-film

Hani böyle hayatımızın çeşitli dönemlerinde döne döne izlemekten usanmadığımız, o an hayatımızın içerisinde bulunduğu noktaya göre her seferinde başka anlamlar yüklediğimiz ya da başka çıkarımlarda bulunduğumuz Hollywood'un kült filmleri vardır ya, işte "Leaving Las Vegas" benim için artık onlardan biri. Bu filmi nasıl bu kadar geç izlemişim (1995'da gösterime girmiş) kendime hayret ettim. Filmi izlerken sayısız sahnede, incelikle işlenmiş insanı derinden etkileyen hususlar tarafından mest edildim.
Film için spoiler içermeyen bir iki şey yazmak gerekirse: Hollywoodlu bir senaryo yazarı olan Ben, karısı oğullarını da alıp onu terk ettiğinden beri, çok ağır bir alkolik olmuştur. Filmde Ben'in  "Alkolik olduğum için mi karım beni terk etti, yoksa o gittikten sonra mı alkolik oldum?" şeklindeki ifadesi bizi bizden alır aynı zamanda. İşini de kaybeden Ben, ne var ne yok yakar, tüm parasını nakde çevirir ve kafaları çekmeye Las Vegas'a doğru yollanır. Orada bir hayat kadını olan Sera ile yolları kesişir (filmde yine bu noktada kanımca çok duygusal bir de diyalog geçer, tanıştıkları esnada Ben yine sarhoş olmasına rağmen, Sera kendini tanıttığında, isminin "h" ile mi yoksa "h" siz mi yazıldığını sorar. Ben de olsam aşık olurdum kesin bu soru sonrasında) ve tanışmalarını takiben -bence- çok saf olaylar gelişmeye başlar. Leaving Las Vegası'ı erkeklere uygun olan romantik/duygusal filmler kategorisine de sokmanın yanlış olmayacağı kanaatindeyim. Bu filme erotik diyenin de izanını sorgulamayı bir borç bilirim.
Yönetmenliğini Mike Figgis'in yaptığı filmde Nicholas Cage ile Elisabeth Shue başrolleri paylaşmış. IMDB puanı 7,6.
Aşağıya filmin fragmanını ve etkileyici bulduğum karelerini ekledim. Unutmadan bir de, soundtrack'i edinilesi (Sting esintileri) ve alkollüyken izlenmesi gereken filmler kategorilerine de giren bir filmimizdir.



Soundtrack kapağı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...