27 Ekim 2010 Çarşamba

alıntılar-1

Orhan Pamuk,  Masumiyet Müzesi (İletişim Yayınları 2008), s.253 
"O gün babam için mi yoksa Füsun cenazeye gelmediği için mi acı çektiğimi soran okurlara ve müzegezerlere, aşk acısının bir bütün olduğunu söylemek isterim. Gerçek aşk acısı, varlığımızın en temel noktasına yerleşir, bizi en zayıf noktamızdan sımsıkı yakalar ve diğer bütün acılara derinden bağlanarak bütün gövdemize hayatımıza ve hiç durdurulamayacak bir şekilde yayılır. Eğer umutsuzca aşıksak, baba kaybından en sıradan talihsizliğe kadar her şey, diğer bütün acılar, dertler ve huzursuzluklar, her an yeniden kabarmaya hazır olan bu asıl ıstırabımızın tetikleyicisi olur. Benim gibi aşk yüzünden hayatı altüst olmuş biri, diğer bütün dertlerinin çözümünün de aşk acısının sona ermesiyle mümkün olacağını sandığı için, içindeki yarayı istemeden daha da derinleştirir."

Elik Şafak, Aşk (Doğan Kitapçılık 2009), s.66
"Kim olursak olalım, dünyanın hangi yerinde yaşarsak yaşayalım, ta derinlerde bir yerde hepimiz bir eksiklik duygusu taşımaktayız. Sanki temel bir şeyimizi kaybetmişiz de geri alamamaktan korkuyoruz. Neyin eksik olduğunu bilenimiz ise hakikaten çok az."

 Buket Uzuner, Kumral Ada~Mavi Tuna (Remzi Kitabevi ?), s.67 & s.352
"Ada!
Kumral Ada!
Şimdi artık biliyorum ki, bütün yaşantımızın içinde ancak bir/kaç kişiye böyle bir hak tanırız. Onu şımartır, alttan alır ve hatta ona teslim bile oluruz. O da bunu, zaten taa en başından bilmektedir. Eğer çok şanslı değilseniz, karşınızdaki şımarır, ipin ucunu kaçırır. Bin pişman olur, incinir, düşkırıklıklarıyla yaralanır ve acı çekersiniz sonunda. Bazan, çok ender de olsa şanslısınızdır ve bir mucize yaşarsınız. Çünkü, karşınızdaki dilinize akraba biri çıkmıştır. (Tanrım mucizeleri ne çok seviyoruz böyle!) O sırada kaç yaşınızda olduğunuzun kesinlikle hiç önemi yoktur. (Hayır yoktur!) Ve ben şanslıydım!"

"Tuna beni gözünde büyütüyor. Yalnız o mu? Çocukluğumdan beri çevremdeki insaların büyük bir bölümü bunu bana hep yapıyorlar. Belki de sorun bendedir? Ben, belki insanlara "mükemmel bir imge" vermek yanlışıyla doğmuşumdur. İnsanlar beni çok güçlü, çok akıllı, çok zeki ve başarılı bulur daima. Böyle damgalanmış birinin yanlış yapmak ve/ya zayıf olmak hakkını da elinden aldıklarını asla düşünmezler ama... En sevdiklerim bile bir hata yaptığımda şaşırır, zayıflıklarımla tanışınca bunalır, telaşa kapılırlar. Tüm bildiklerim arasında benimle başa çıkabilen yalnızca iki kişi olmuştur"

Canan Tan, Piraye (Altın Kitaplar 2008), s. 112
"İyi de Haşim'in sevgisi ikimize yeter mi? Neden olmasın? Hem ben de o kadar boş değilim ki ona karşı. Onun bana aşık halini, duygu yoğunluğunu iletmesinin yarattığı büyülü ortamı, onun beni sevmesini seviyorum ya..."

Irvin Yalom, Bugünü Yaşama Arzusu (Kabalcı Yayınları 2005), s.55 & s.91
"Johanna evliliği bir hata olarak mı görüyordu? Yıllar sonra evlilik kararıyla karşı karşıya onal diğer genç kadınları uyarırken yazdığı şu sözleri okuyun: "Şaşaa, rütbe ve unvan genç kızların yüreği üzerinde baştan çıkartıcı bir etki yaratıp onları evlilik düğümüyle bağlar ... bu onları, hayatları boyunca en büyük cezaya katlanmak zorunda bırakan yanlış bir adımdır."

"En büyük bilgelik şu andan zevk almayı hayatın en büyük amacı kılmaktır, çünkü tek gerçek budur, başka her şey düşünce oyunudur. Ama bunun en büyük budalalığımız olduğunu da söyleyebiliriz çünkü yalnızca kısa bir süre için var olan ve bir rüya gibi kaybolan içinde bulunduğumuz bu an asla ciddi bir çabaya değmez"
Arthur Schopenhauer


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...