Filmden bir sahne |
İçindeki sese kulak verip, yapmak için yaratıldığı işi bulabilmiş insanların tutku ile yarattıkları eserleri ve alanlarında ortaya koydukları başarıları hangi gerekçeler ile reddeceğiz? Böyle kimseler olmasaydı bilim bile şu an olduğu noktaya yaklaşamaydı bile herhalde. Kendini birşeye adamış bu muhterem kişilerin hayatta adeta ikinci bir sevgilileri var, haşır neşir iken kendilerini kaybettikleri, içine daldıklarında mutlu oldukları. Dünya gerçekliklerini göz önünde bulundurunca, hele ki bizimki gibi sanatçının bakımevi köşelerinde öldüğü, yazarına kitabının korsan baskısının imzalatıldığı, konserlerde sahneye birşeylerin atıldığı, engelli maraton birincilerinin devlet maaşlarının kesildiği, piyanistlerinin sahnelerinin basıldığı bir ülkede bu kararı/kararlılığı oldukça radikal buluyorum. Hayalinin çağrısını reddemeyen bir arkadaşım var ve açıkçası içten içe ona çok imreniyorum. O ise ne yazık ki ailesinden bile tam anlamıyla destek göremiyor.
Türkiye'de mühendislerle yapılan bir anket sonucuna göre, ankete katıların büyük çoğunluğu güneye yerleşip bir teknede yaşamak/bir pansiyon işletmek istiyormuş. Bana sormadılar ama sorsalardı şüphesiz aynı cevabı verirdim. Bu mühendis oluşumdan mı, yoksa ailede turizm geçmişi olduğundan mı bilinmez ama son yıllarda harbi harbi oturup 8-10 odalı küçük otelimin planlarını yapıyorum. Kaç sene çalışsam sermaya biriktiririm de açarım, kimler çalışacak, iş bölümü nasıl olacak, nasıl reklam yapacağız, nasıl bir konsept vs... Sabah erkenden mutluluk içinde yatağımdan kalkıp dalgalara günaydın dememi takiben kahvemi içip o günki işlere hevesle kolları sıyırmaya varıncaya kadar detaylı bir şekilde hayal kuruyorum.
Önce bir fikir gelir aklına bence insanın, bu sonra iyi bir fikre dönüşür, sonra iradeliyse insan artık bir planı vardır ve bunu hayata geçirir. En kötü emekli olunca pılıyı pırtıyı toplar, yollanırım aşağılara. Çoluk çocuk da artık baksın başının çaresine.
Nerede kalmıştık video diyordum, evet. Gilbert, konuşmasında yaratıcılıktan bahsediyor, dış etmenlerin nasıl da bazen bize karşı durduğundan dem vuruyor, hayata dair güzel ufak göndermeler yapıyor, tespitlerde bulunuyor, çok sık kendinden ve baskalarından örnekler veriyor. Bence görecelilikten bahsediyor, tüm sınırların insanın kafasında olduğundan, korkuların tarafımızdan yaratıldığını ve reddetmenin elimizde olabileceğinden. (bunların bazılarını söylemediyse eğer, benim çıkarımım da olabilir) İzlemeye değer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder