27 Nisan 2013 Cumartesi

27.04.2013 Kayapa ve Atlasköy turumuz

çok güzel başlayan cumartesi günüm tur her ne kadar biraz vukuatlı da geçse güzel bitti... sabah 9da chopin'in 9 nolu nocturnesi ile uykumdan uyandım ve balkona çıkıp bu güzel güne ve çiçeklerime merhaba dedim!
bisiklete bineceğimiz günlerde çok mutlu oluyorum. bisiklet tepesindeyken insan istese bile aklına kötü düşünceler gelmiyor, çünkü yola ve gruptaki arkadaşlara konsantre oluyorsunuz.
yaklaşık bir senedir düzenli olarak bisiklete binmeye çalışıyorum ve bugün gidiş rotasında beni grubumuza "öncü" atadılar...
bir yıl önce oflaya puflaya arkalardan gelen bir bisikletli iken, bugün rampalarda büyük bir sabırla bisikletimden hiç inmeden sabır ile tırmanır oldum...


8 arkadaş buluşma noktasından -ben henüz günün sonunun hastanede biteceğini bilmediğim halde- turumuza başladık.. aramıza yeni katılan arkadaşımızın da temposuna uyarak yol boyunca kamyon ve tırlar ile kolkola sürerek kayapa barajına vardık ve hemen bir çam gölgesine soframızı kuruverdik...


karnımız doyunca, tekrardan bisikletlere atladık ve atlasköy'de mangal yapmakta olan arkadaşlarımızın yanına uğradık ki işte orada olanlar oldu :)
yokuş aşağı toprak yolda hızını alamayan bendeniz bisikletSİZ olduğum halde gayet yaya bir şekilde yokuştan aşağı inerken düştüm ve sol diz ile sağ dirseği temize havale ettim :)
hadiii arkadaşlardan birinin motorunun arkasında çalı köyündeki eczaneye kadar gidip ilkyardım malzemesi alıp bölgeyi dezenfekte ettik :))
sonra ne mi oldu? yarayı bir güzel bandajlayıp; paşa paşa bisiklete atlayıp rampaları tırmana tırmana dosdoğru yaklaşık 15km uzaklıktaki acıbadem hastanesinin yolunu tuttum :)
muayene oldum, doktor bir de röntgen istedi mi :)) "toprağa düşmüşsünüz, tetanos aşısı olacaksınız" demez mi :))

iğneden nefret eden sıradan biri kişisi birkaç kaçma teşebbüsünden sonra doktorun acilin kapısına dikilmesi ile aşısını da oldu bir güzel...
hastane macerası bitince, röntgeni bisikletin portbagajına kıstırıp yine bisiklet tepesinde evimin yolunu tuttum :))

bir de geri dönüş yolunda arkadaşlardan biri çantasını kısa bir mola verdiğimiz duvar dibinde unutmaz mı!! Alah'tan iyi kalpli insanlar var da, bir adam bulup karakola teslim etmiş. herşeyi de içindeydi arkadaşımızın, telefonu, cüzdanı, kredi kartları, kimliği...


şimdi de evde dizimde buz sakin sakin oturup dizimdeki şişin inmesini bekliyorum :))
herşeye rağmen çok güzel bir gün oldu ama ne yazık ki şişlikten dolayı yarınki tura katılamayacağım :(
oysa ki çok da güzel olacaktı, iki dernek birlikte 50km pedallayacaklar...
iyi haftasonları!



21 Nisan 2013 Pazar

pazar sabahı'm

almanya'nın en özlediğim yanlarından biri de sanırım kuş cıvıltıları. malum oldukça yeşil bir ülke olduğundan sabahları mutlaka kuş sesi duyarsınız. bursa'da istanbul'a nazaran bu yönden biraz daha şanslıyım. "yeşil bursa"nın her ne kadar artık eskisi gibi yeşil olmadığı söylense de yine de gri bulutlara inat şarkı söyleyen kuşlar pazar sabahıma damgasını vurdu. havayı soğuk bulduğum için bana çok kızacaklarını bilsem de bugün pazar turuna gitmedim... soğukluk neyse de bir de saat 10 civarı sağanak yağış gösteriyor, biraz tırstım açıkçası. bisiklet geçem hafta yağmurda çok pislendi ve balkonda 2 saat temizlemeye uğraştım.
şu anda salon kanepeme uzandım, bursa'nın en sevdiğim frekansı olan 99.1 i ayarladım, sabah kahvemi yudumluyorum... birazcık şu sıralar okumakta olduğum Daniel Gilbert'in "Mutluluk Üzerine Çeşitlemeler" kitabına göz gezdirip markete ezine peyniri almaya gideceğim ve ardından kendime güzel bir kahvaltı çekme planım var...
bu arada Dan Gilbert gerçekten çok etkileyici bir professor/bilim adamı. TED konuşmaları da var, mutlaka izleyin derim. mutluluk ve insan psikolojisi üzerine birçok bilimsel çalışması ve deneyi var. zihnimiz bize ne oyunlar oynuyor a dostlar, ilgi alanınıza giriyorsa orijinal adı "Stumbling on Hapiness" olan ve oldukça meşhur bu kitabı edinin diyor ve post'umu annemin 3 yıldır çiçek açtıramadığı yılbaşı çiçeğinin meğerse soğuk sevdiğini öğrenmiş bulunmamızla birlikte kendisini arka balkona atmamızla sonuçlanan sürecin son durumunu gösteren bir fotoğraf ile noktalıyorum. herkese iyi pazarlar!

not mot: sağolsun müşterimiz ziyarete geleceğinden dolayı antik kentler turuna gidemedim, ikinci hatta hatta 2,5. dünya ülkesi vatandaşı olmak çok acıymış bu vesile ile öğrenmiş oldum. neyse kısmet artık sıradaki festivallere...

20 Nisan 2013 Cumartesi

bursa-kasaba restaurant'ta kahvaltı

konu bisiklet olunca bir cumartesi sabahında saat 07:30da 8derecelik bir havada yataktan çıkmak hiç zor olmuyor :) sabahtan grubun nabzını bir yoklamadım dersem yalan olur:
"arkadaşlar, bisiklet için pek tatsız bir hava, gidecek miyiz?" SMS'ime "biz gideceğiz, sen bilirsin istersen gelme" diye bir cevap alınca ışık hızı ile hazırlanıp karşı komşumun "kızım deli misin, hasta olursun, ne işin var bisiklet tepesinde" söylemleri eşliğinde buluşma noktamıza doğru yolu ele aldım :)
yedi kişilik grubumuz yavaşça toplandı ve misi köyü yönünde rampayı oflaya puflaya çıkmaya başladık...
hava gerçekten soğuktu ve rüzgar vardı... dura dinlene bi şekilde kasaba restaurant'a
vardık ve açık büfe harika bir kahvaltının tadını çıkardık... sonra da birer Türk kahvesi ve kaybettiğimiz mineralleri toplamak için birer soda...
masanın yanında bir ısıtıcı vardı ki sormayın keyfimizi :)
yarın da dernek ile turumuz var, o da bir sonraki post'a kalsın artık... güzel cumartesiler!








18 Nisan 2013 Perşembe

cross- tükenmez kalem

cross'un tükenmez kalemlerinin bu kadar güzel yazdığını bilmezdim... bir tane hediye gelmese öğreneceğim de yoktu...fotoğrafta pek seçilmese de bu aslında mini boy, yani standart boyda olanlardan biraz daha kısa. ucu gövdesini çevirince çıkıyor. oldukça yumuşak ve kağıdın üzerinde kayan bir ucu var. çok rahat bir yazım keyfi yaşatıyor. bununla birlikte benim gibi eli biraz büyük olanlar için eli şöyle bir güzelce doldurmuyor :) küçük olmasına rağmen neredeyse standart boy crosslar kadar da ağır.
evde notlarımı bir müddet onunla alacağım zira kıyıp da yeni dolmakalemime mürekkep doldurabilmiş değilim :) yavrucak kutuda eskiyecek.


12 Nisan 2013 Cuma

az bilinen antik kentler turu

23 nisan tatilini pazartesi ile birleştirip kültürel ve sağlıklı bir şeyler yapmak isteyenler bu senelik kaçırdılar ( katılımcı listeleri açıklandı çünkü) ancak şöyle de güzel bir bisikletçiler buluşması var:
www.azbilinenantikkentlerturu.org
inşallah izni kopartabilirim :))

trafiği tıkamıyoruz, trafik biziz!
bisiklet bir taşıttır!

hoş bir kart

tam bir yıldır bana kart atması için yalvardığım arkadaşım sonunda insafa gelmiş...
işte los angeles semalarından ulaşan kartım :))


10 Nisan 2013 Çarşamba

bu ay gelenler - mart

bu yıla istedigim kitap okuma hizi ile baslayamadim ve muhtemelen de kendime 2013 icin koyduğum hedefi yakalayamayacağım. ama tabii ki bu durum benim kitap alma hızımı kesmiyor :)
bu ay kitapyurdu' dan fotoğraftaki 3 kitabı seçtim... herkese keyifli okuma saatleri dilerim.

yeni bisiklet çantam - 1

bisiklet delisiyim ve bisikletim olmadan yapamiyorum.. iste karsinizda yeni kisa tur bisiklet cantam!!! bu hafta tchibo'da bisiklet ürünleri var. ilgilenenlere duyurulur...

9 Mart 2013 Cumartesi

bursa kitap fuarı -2013

fuarın ilk günü olmasına rağmen biraz sakindi sanki. ya da benim gözüm isranbuldaki fuara alışkın olabilir, bilemedim ... boğaziçi üniversitesi yayınevi hariç hiçbir yayınevinde dişe dokunur indirimler söz konısu değildi. yayınevleri artık bir şeyi anlasın! internette en dandik sitelerde bile %25 indirim var yahu. hatta %30! siz daha neyden bahsediyorsunuz? şu oranları biraz geçin de geldiğimize değsin.
atmosfer genel olarak iyiydi. satıcıların çoğu genç ve güleryüzlüydü.
yıllar sonra ikinci bir leman kupam oldu :)
bir de o kadar yolu boşa gitmemiş olmak adına tübitak yayınlarının standından (%10 indirim vardı ve fiyatları düşük bir yayınevi olduğunu düşünürsek makuldü) 3 kitap aldım. bir de NTV Yayınlarından Mustafa'yı ganimetlerime ekledim... ne olurdu sanki fiyatlar en azından nete denk olaydı da almak içimden geleydi...
keyifli haftasonları!
(cemreler düştü dediler nerede güneş ? nerede bahar yahu!)



21 Şubat 2013 Perşembe

en son gelenler

şubat ayında sipariş verdiğim kitaplarım ulaştı... kitapyurdu'ndan gerçekten çok memnunum. aradığım tüm kitapları bulabiliyorum, hem de birçok kitapta en ucuz fiyat bu sitede. 4-5 gün içerisinde de siparişim elimde oluyor... yeni gelen bu kitaplarımın da eklenmesi ile birlikte evdeki okunmayı bekleyenler kulem iyice yükseldi... bir ucundan da eritmeye çalışıyorum ama pek başarılı olduğum söylenemez...
mart ayı kotam için tavsiyeleriniz ile beni sevindirebilirsiniz.

17 Şubat 2013 Pazar

kendini herkese sevdiremiyormuşsun

"insan kendini herkese sevdiremez, öyle bir çaba içerisinde de olmaması gerekir zaten" diyor okuduğum son kişisel gelişim kitapları... çok da doğru ama işte yine de birilerinin (ki bunlar aslında bizim için çok da önem teşkil etmeyen kişiler bile olsa) sizden pek hazetmediğini alenen anladığınızda ilkten o kafaya bağlanmak mümkün olmuyor. biraz kızıp, bozuluyor insan açıkçası.
bugün başıma böyle bir olay geldi. detaylara girip dert yanıcı moduna girmek istemiyorum (hoş, blog benim blogum istersem de girerim ama sürekli söylenen bir insan modundan çıkma çalışmalarıma ters düşen bir hareket olur zaten). neyse efendim, düşündüm, taşındım, okuduğum kitaplarda yazan bakış açılarını aklıma getirmeye çalıştım, yakın arkadaşlarıma sordum "lan ben kötü biri miyim?" dedim," sallama" dediler. millet blogunda şurada burada böyle "falanca da beni çekemiyor, iş yerinde filanca bana yan baktı, şu bana gıcık, bu beni kıskanıyor" falan diye bahsettikçe anlam veremezdim, "yanlış yorumluyorlardır yahu" der geçerdim ama insanlar bazen diğer insanları (sorsak belki kendilerinin bile somut olarak tanımlayamacağı bazı sebeplerden dolayı) sevmeyebiliyormuş ve ben bunu bu yaşımda öğrendim, yuh olsun bana.
kendi isteğim gereği bir insanı sevmesem bile ona nefret beslememeye çalışırım, en kötü ihtimalle nötr olup ne kokar ne bulaşırım. eğer alenen gerekmiyorsa (mesela dün gece 03:20de birdenbire coşan üst komşularım gibi) ; o kşiye onu sevmediğimi de hissettirmemeye çalışırım ki karşımdaki insan kendini kötü hissetmesin. bilimum doğu felsefelerine düşkün olduğumdan hayatımda pozitif olmayan duygu/düşünce/olay ve kişilerin yer etmesini sevmiyorum. o yüzden de ilkten kendim böyle duyguları beslemeyi reddediyorum.
ama işte durum herkeste aynı olmayabiliyormuş. konuya ilkten kafayı çok taktım, çünkü o kişilere karşı yaptığımı düşündüğüm bariz bir zarar/kötülük yoktu... ama sonra biraz kafamı toplayıp çıkış noktamı buldum gibi oldu sanki. hoş yarın karşılaşınca nasıl bir surat ifadesi takındığımı mümkün olsa da uzaktan izleyebilsem. canım sıkılınca kalktım; bugün fırından aldığım süt pidesi, dün yaptığım acuka ve rendelenmiş kaşar ile çakma pizza yaptım ve mideye indirdim. fotoğrafın altında da kendimce bulduğum düşünce biçimi yer alıyor.
iyi pazarlar ...

çakma pizza


"ben sıradan biri, mükemmel değilim, mükemmel olmak zorunda da değilim, öyle bir misyonum yok. insanları rahatsız eden yanlarım illa ki vardır,  kimin yok ki? bununla birlikte özünde iyi bir insan olmaya çalışıyorum. beni bu halimle onaylayan ve sevenler benim gerçek arkadaşlarımdır. daha iyi biri olmak için kendi isteğimle çabalıyorum."

16 Şubat 2013 Cumartesi

iki kitap hakkında - "Ben O'yum" ve "Dokuz Kutsal Bahçe"

Ben O'yum - Sri Nisargadatta Maharaji

kitapyurdu'nun "parapsikoloji-gizem" kategorisinde gezerken dikkatimi çeken bir kitap oldu. akaşa yayınlarından çıktı ise, muhtemelen içi dolu bir kitaptır diye düşünüyorum "Ben O'yum".alıp almamakta tereddüt ettim, bugün d&r'a gidip bulabilirsem biraz göz gezdirmeyi düşünüyorum. daha önce okumuş olan birileri 2 satırcık yorum bırakabilirlerse yardımı dokunurdu.

şöyle demiş Sri Nisargadatta Maharaj :

"Uygulanacak birşey yok.Kendini tanımak istiyorsan, kendin ol. Kendin olmak istiyorsan kendini şu ya da bu olarak hayal etmeyi bırak.Sadece ol. Kendi gerçek doğan ortaya çıksın. Aramayla aklını bulandırma."
Sri Nisargadatta Maharaj

 
ikinci kitap ise:  Dokuz Kutsal Bahçe - Funda Pekkutsal Ceyhan
bugünkü Hürriyet gazetesinde Güzin Abla köşesinde yazarı bir yazısı  ile yer almış, böyle haberdar oldum.  buna da bir göz atacağım...
arka kapak: 
"Kılıfın aşikar olandır. Saklı olan aşikarın içindedir.
Sen de, tıpkı benim gibi, bu beden kılıfı içinde gizli bahçende saklanmaktasın.
Biliyorum ki saklandığın bu bahçenin nerede ve nasıl olduğunu keşfedeceksin.
Yaşam mucizesini deneyimleyenin “Saklı Sen” olduğunu ve gözlerin sahibinin gizli bahçeden baktığını unutma.
Yaz bana..
                                                 Seni merak ediyorum.
                                                 Haberlerini bekliyorum.
                                                 Yeniden görüşeceğiz. Hem de en kısa zamanda..."com
 
 

14 Şubat 2013 Perşembe

kuşlar çıldırmış!

bu sabah uyandığımda dün başlayan boğaz ağrım daha da şiddetlenmişti... kafamı yastıktan kaldıramayınca bugün işe gitmemeye karar verdim. müdürümü aradım ve izin istedim. kendisi dünyadaki en kibar müdürdür, "geçmiş olsun, dinlen" dedi.
öğleden sonra arabaya atlayıp rapor almak için sağlık ocağına gittim. açılmasını beklerken arabada oturdum, kapıyı açtım ve güneşin suratıma vurmasına izin verdim... öylesine güzel ısıtıyordu ki... kuşlar ise bu güzel havanın etkisi ile olacak, deliler gibi bağrışıp ötüşüyorlardı, kulaklarıma inanamadım... eve geri geldiğimde evimin karşısındaki bağ evindeki tüm tavus kuşları, horozlar ve kuşlar da aynı şekilde bahçeye dağılmış güneşin ve yazdan kalma bu günün tadını çıkarıyorlardı... bir güneş nelere kadirmiş...
okul bittikten sonra almanya'dan dönmemde türkiye'nin güzel havası büyük bir rol oynadı. berlin'de bir keresinde bilmem kaç gün (73müydü  neydi) güneş açmayıp da gri gökyüzüne bakınca kararımı vermiştim...
velhasıl bugün sevgililer günü ve benim sevgililer günü hediyem akut faranjit. bonus olarak da kafam kadar bir antibiyotik hap. her kış bir kere ziyaretime gelir kendisi ve gözüm yollarda kalmıştı açıkçası. öyle ise bana bugün keşfettiğim süt mısırlı cipsim ve ıhlamurum ile evimin keyfini çıkarıp dinlenmek kalıyor...
annemin yeni hediyesi battaniyem altında kitabım "sevmek dokunmaktır"ı bitirip aşırı derecelerden chilling yapma niyetim var...
herkese mutlu sevgililer günleri...


29 Ocak 2013 Salı

doğumgünümdü!

bugün benim doğumgünümdü... bu sene başladığım işimde gerçekten harika insanlar ile tanıştım ve arkadaşım oldular. ekip oldukça genç ve çoğu da bekar olduğundan güzel bir arkadaş ortamı oluştu. hem iş arkadaşı hem de arkadaş olabilmek büyük bir lüks olsa gerek... 12 şubat 2012'de (işe başlamadan bir gün önce) böylesine güzel arkadaşlar edinebileceğimi ve yeni taşındığım bu şehirde neredeyse istanbul'da olacağım kadar mutlu olabileceğimi tahmin edemezdim. demek ki hayat hergün yeni şeylere gebe...
ofisimizde gelenektir, doğumgünü çocuğu için 2 büyük pasta kesilir. ben çok büyük bir pasta fanatiği değilimdir ama krokanlıyı severim. şansıma -çayları ile günümüzü neşelendiren- cüneyt ile zevklerimiz aynı olduğundan pastalarım krokanlıydı... ama aslında gün daha farklı başlamıştı...(öyle çok heyecanlı şeyler anlatmayacağım, sıkılanlar olursa okumayı burada bırakabilir :)

sabah ofise geldim, bir de baktım benim masada bir hediye pakedi... "kim getirdi? nedir?" diye ortalıkta dolanıyorum, en sevdiğim arkadaşım "şenol'u biraz önce buradan uzaklaşırken gördüm" dedi... şenol da oldukça yakın çalıştığım (hatta en yakın çalıştığım) iş arkadaşımdır. aynı alt parçanın o seri planlamacısı, ben ise numune planlamacısıyım. ilerleyen dakikalarda şenol ofise geldi ve kendisine teşekkürlerimi ilettim. bana kahve dünyasından eksikliğini eve gelip de kendime okkalı bir kahve yaptıktan sonra fark ettiğim çok güzel bir french pres almış... yanında da tchibo'dan 3 farklı aromada kahve... canım kibar arkadaşım! 

akşamüstüne doğru diğer fabrikaya geçmem gerekti, gitmeden milletin nabzını yokluyorum, mentoruma: "sevil ya, benim kutlama davetiyesini saat kaça atmışlar? ben diğer fabrikaya gideceğim... söylesene çaktırmadan" dedimse de, "üzgünüm ama kutlama falan yok, davetiye gelmedi" dedi sevil. millete soran gözlerle bakıyorum ama ses seda yok... ben de ortaya "saat 16 gibi dönerim, karşıda toplantım var" deyip çıkıp gittim...

karşı fabrikaya gittim, moralim bozuk tabi... "ya bana ofiste pasta kesmediler" modundayım... o esnada canım arkadaşım cengiz iki arada bir derede halime üzülüp bana pasta organize etmesin mi...! efendim böylelikle birinci pastamı kesmiş ve yemiş olduk... çok da lezzetli idi :) frambuazlı kısmından yedim mis :)

derken telefon geldi kendi ofisimden, gel hadi dediler :) gittim ki alt ofis, üst ofis toplaşılmış... kutlamalar, "kaç yaşına girdin?" şakaları. pastaları kestik yedik..."ne diliyorsun?" diye sordular, hemen karşımda departman müdürü olduğundan  pek tabii "bu seneki üretim adetlerini tutturmak, takım ve sarf maliyetlerinde hedefin altında kalmak tabi ki!" dedim :)

akşam artık çıkmak üzereyim, telefon çaldı kargo geldi dediler.. "ne oluyor ülen?" diye bir gittim, en yakın arkadaşlarımdan aslıcığım bana çiçeksepetinden artık adı her ne ise ondan göndermiş.. ofis ofis gezip dağıttım, mideye indirdik onu da ama artık benim mide fesadının eşiğinde... neyse kalan işleri de tamamlayıp çıktım fabrikadan... ofis kankam eser bugün hasta olduğundan işe gelemedi, biz de iş çıkışı programı başka bir zamana erteledik... hal böyle olunda ben de alışveriş merkezine gidip -bu bir makyaj blogu olmadığından dolayı burada fotoğrafını paylaşmamakta olduğum- birkaç makyaj malzemesi ve gözaltı bakım kremi türevi ile kendimi şımarttım ve hayatımdaki tüm güzellikler için Allah'a şükrettim!

aşağıda bugünümün özeti bir kolaj ve facebook'ta paylaştığım teşekkür yazısını görebilirsiniz...


bugün beni arayan, soran, hediyeler ve sürprizler ile beni mutlu etmeye çalışan tüm arkadaşlarım... sanırım insan yaş aldıkça daha bir hassaslaşıyor, daha bir düşkün oluyor sevdiklerine. zira dostların sayısı yıllar ile ters orantılı olarak değişiyor...
yaşlanan bünye bir mesajla dahi olsa hatırlanmak istiyor...
bana kendimi yalnız hissettiğim şu günlerde; sevildiğimi ve bir sürü dostum olduğunu yeniden hatırlattınız...
hayatıma anlam katan dostlarım...hepinizi çok seviyorum. iyi ki varsınız. çok teşekkür ederim...

27 Ocak 2013 Pazar

yeniyıl kartlarım - 2 ♥♥♥

gecikmeli bir post oldu ama ancak sıra geldi... birazsoylebirazboyle.blogspot.com'un düzenlediği yılbaşı etkinliği kapsamında elime son ulaşan kartlar için aşağıdaki arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunarım:
cumbada ve A-H; benden birer kart alacaklısınız... iyi pazarlar

21 Ocak 2013 Pazartesi

en son gelenler

kitapyurdu'ndan bu ay kendime fotoğraftaki kitapları seçtim (her ay yaptığım alışverişler sayesinde -1 tek kitap bile alsanız- özel müşterilerden oldum ve kitapyurdu fiyatına ek olarak birçok üründe %5 indirim daha alıyorum). sanırım ikisini de piktobet'in bloğunda görmüştüm. resimde ayrıca zor zamanlar geçirmekte olan bir arkadaşıma moral olsun diye haftasonu evde bulduklarım ile bir çırpıda yaptığım şirin kitap ayracını da görmektesiniz... hürriyet gazetesinde bugün çıkan bir habere göre bugün yılın en depresif günüymüş. ben de zaten sabah kalktığımdan beri çok keyifsizdim. neyse ki iş çıkışı spora gittim de biraz rahatladım. hocamız ecehan çok neşeli ve nazımızı çeken biri...bir de çok tatlı ve akıllı bir kızı var. orada olduğu günlerde seans sonrası melisa ile sohbet etmek çok keyifli oluyor. şimdiki çocuklar gerçekten harika...
sonra da eve geldim ve uzun zamandır ertelediğim mutfak temizliğine giriştim... az önce bir bardak melisa çayımı yudumladım ve birazdan da kitabımı okuyarak sızmak niyetim var. tabii ki komşularım anırmayı keserse.
iyi depresiflikler :)
 


son ganimetlerim

13 Ocak 2013 Pazar

olan biten

haftasonunda üniversiteden en yakın arkadaşım istanbul'dan ziyaretime geldi. 1 yıl 4 aylık evliydi, şimdi eşi ile boşanma arefesindeler. ev dağıtıldı ve satışa çıkarıldı, o annesinin yanında döndü şimdilik, eşi de bir arkadaşı ile kalacakmış bir müddet. üniversite üçüncü sınıftan beri çıkıyorlardı. 2011'de de evlenmişlerdi ama ilk zamanlardan beri bu ilişkide eksik ve yolunda gitmeyen birşeyler olduğunu ona yakın olan herkes hissediyordu. ben arkadaşımı çok iyi tanıdığımdan aksaklıkları görüyordum ama yüzüne söylemeye cesaret edemiyordum. yurtdışında olduğum zamanlara denk geliyordu o vakitler. o da herşeyin farkındaydı ama gerek toyluk, gerek iyimserlik ile sevgililik döneminde kendini kandırmayı öylesini iyi başardı ki, bu ilişki evliliğe kadar gitti... morali bozuktu hali ile, cuma gecesi sabaha kadar oturduk dertleştik... ona destek olmaya çalıştım, o anlattı ben dinledim, ben söyledim o dinledi. doğruyu söylemek gerekirse düşündüğüm kadar kötü bulmadım onu. kendini kafada bu sona uzun zamandır hazırladığı belli idi. hatta belirsizlik ve tartışmalar artık bittiği için bir miktar da rahatlamış gözüküyordu. cumartesi akşamı da mini bir sofra kurduk, arkadaşımın teyzesi de bize eşlik etti ve hoş bir akşam geçirdik.
Allah kimseye böyle bir tecrübe yaşatmasın. çıkardığım bir ders varsa o da kimsenin kendini kandırmaması gerektiği. çünkü o iç ses er ya da geç bir gün bir şekilde galip gelmeyi başarıyor. arkadaşım kararını verdiği günden itibaren son 5 yıl boyunca kafasında konuşan o sesin gittiğini söyledi. üzgün ama huzurlu hissediyormuş artık...
soframızdan bir kesit ile noktalıyorum. yarın çok işler beni bekliyor, stresi şimdiden sardı. birazdan kendime bir melisa çayı yapıp yeni kitabıma başlayacağım.
bifincankahve'nin çekiliş hediyesini sipariş ettim bile. kendine "Yüzüncü Ad" romanını seçti. umarım keyifle okur.
iyi pazarlar.

sosis ile patates kızartması ve kaşarlı mantar

12 Ocak 2013 Cumartesi

çekiliş sonuçlandı !!!

merhabalar;
çekiliş için belirlenen süre dün dolduğundan bugün artık şanslı ismi açıklayabilirim.
 çekiliş postunun altına 11 kişi yorum bırakmış. random.org ile yaptığım seçmeye göre kitap hediyesini kazanan.....
dördüncü yorumun sahibi bifincankahve! 
gün içerisinde hangi Maalouf kitabını arzu ettiğini öğrenmek için kendisi ile iletişime geçeceğim.

iyi haftasonları!




2 Ocak 2013 Çarşamba

kitap çekilişime buyrunuz!

blogumun 100. takipçisi şerefine ben de bir çekiliş düzenlemek istiyorum. çekilişten ismi çıkan takipçiye Amin Maalouf'un dilediği bir kitabını göndereceğim. şart şurt yok, tek yapılması gereken bu postun altına katılmak istediğinizi belirten bir yorum ile birlikte iletişim bilgilerinizi bırakmanız. blogunuz varsa ve adresini yazarsanız (eğer henüz değilsem) blogunuzdan haberdar olmamı sağlar ve çok sevinirim.

çekiliş 11 Ocak'ta son bulsun ... herkese bol şans! (15inden 11ine aldım, sabredemiyorum:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...