karşılaşmalar
sayfa 79:
".... sana çok açık yüreklilikle kendim hakkında birşeyler anlatmaya çalışacağım. söyleyeceklerimin amacı kendimi methetmek değil, esasen beni yavaşça, kendi kendine tanımanı isterim. ama yine de şu an bunları yazmak geliyor içimden.
ben birbirinden çok farklı ortamlarda büyüdüm, bir liseye gittim, öyle bir çeşitlilik ve özgürlük olamaz, lise yıllarım üniversite yıllarımdan güzeldi. sonra üniversite geldi, üniversitenin üçüncü yılında, ilk kez yurtşına çıktım. değişim programı ile on bir ay durdum, çok güzel arkadaşlıklar edindim, dünyayı tanımaya başladım. sonra geri döndüm, bir yıl içerisinde alttan üstten ne kadar ders varsa tamamlayıp tezimi yazıp mezun oldum. değişim programı esnasındai, oraya geri dönmeyi kafaya koymuştum çünkü ve öyle de oldu. bir sürü şehre yüksek lisans başvurusu yaptım, çoğundan yanıt olumlu idi, aralarından birini seçtim ve başladım. giderken cebimde istanbul'da (o koşuşturmacalı alttan üstten dersli projeli tezli son sınıf esnasında) biriktirdiğim 1000 € ve umutlarım vardı sadece. bir iş bulur, hem çalışır hem de okurum dedim. Allah rast getirdi, okulda bir öğrenci asistanlık buldum, hem orada çalıştım hem de on beş günde bir garsonluk yaptım, topuklu ayakkabılarla gün geldi yer sildim. bunların hiç birine pişman değilim, yine olsa yine yaparım. çünkü okumak istiyordum ve elimde olan tek şey azmimdi.
okuduğum şehirde de birçok farklı insanla tanıştım, birçok farklı hayat görüşü edindim, hayata kendiminkinden farklı pencerelerden de bakılabildiğini öğrendim. bu sefer yaşım yirmi beş olmuştu artık. yeri geldi arkadaşlarla birlikte gurbetlik çektik, kendimiz pişirdik kendimiz yedik, kah hayatı sorguladığımız derin sohbetler ettik sabahlara kadar, kah geyik döndürdük. iki dostum, bana çok yardımcı oldular, hayattaki en güzel anlarımlardan bazılarına o şehirde imza attım. arabesk takılmak istemiyorum ama çok zor günlerim de oldu, maddi manevi, ama diyorum ya arkadaşlarım benim herşeyim, onların sayesinde o yollardan düze çıkıp bugün olduğum noktaya geldim.
ben hayatta basit bir yol seçmedim, eğitimime türkiye'de devam edebilirdim ama kendimde fazlasını gördüm. hayalimin peşinden gittim, denedim. Allah da beni boş döndürmedi. dedim ya, bu yıllarda çok şey öğrendim, bir çok farklı kültür ve hikaye ile yoğruldum. artık yola çıkarkenki kişi değildim, pişmeye başlamıştım. bu kadar çeşitlilik içerisinde insan ilişkilerimde kılavuzum iyi niyet, anlayış ve iletişimdi. kendi içimde ise hedeflerimi aklımda tutup, oraya bir amaçla gittiğimi hatırlattım kendime; ümitsizliğe kapıldığım her anda. bunların sayesinde devam edebildim. insanları yargılayamazdım, çünkü değerlerimiz farklı idi.
reenkaryasyona inanmıyorum, bence sadece bir tane hayatımız var. onu en güzel ve dolu şekilde yaşamaya ve her saniyesine bir anlam katmaya çalışıyorum. hayatımın her aşaması benim için çok özel ve kaderine terk edilemeyecek bir lütuf. bu birlikteliğim için de geçerli. sana demiştim, hayata karşı benimle benzer heyecanları taşıyan bir yol arkadaşına ihtiyacım var. illa da benimle aynı görüşlerde olması gerekmez ama en azından hayattan anladığı ve beklediği benimkilere benzer olmalı ki bir potada eriyebilelim. sana fazla gelebileceğim şeklindeki kaygını dile getirmişsin, fazla demezdim ben olsam, farklı derdim. ben kolay yollarda yürümedim hiç, bunu seçmiyorum çünkü, o yol yeterince kalabalık.
bugün olduğum kişiyi çok seviyorum ve beni olduğum kişi yapan da başımdan geçenlerdir. seni tanımaya çalışıyorum çünkü içimde, sığ bir insan olmadığına dair bir his var. elimi attığım şeyleri bitirmeden bırakamıyorum, hatta zorluklarla cebelleşmesini seviyorum, çünkü insanların hayatta bir fark yaratması, bir iz bırakması gerektiğine inanıyorum. sen de diyorsun ya, bizim için yapılan planlar var. öyle olmasa bugün einstein olmaz, mozart olmaz, hawking olmazdı. tabii ki ben de hayatımın büyük kısmını türkiyede geçirdim, seninle aynı kültürden etkilendim, bir türk kız olarak büyütüldüm. her ne kadar evrensel tutumlarda ve boyutlarda tutunmaya çalışsam da, yer yer ben de kaprisli bir türk kızı olabilirim, hoş görmeye çalış beni.
lafın özü, beni ben yapan çoğu şeyde olduğu gibi benimle aynı yolda yürüyecek kişide de orijinallik, evrensellik ve derinlik arıyorum. hayatı gelişine yaşayan biri ilgimi çekmiyor. tutkuları olan, kendini ve bizi bir adım ileri taşıyacak enerjiye sahip olan birini istiyorum. ben renkli bir hayatı bilinçli olarak tercih ediyorum, vakit ve enerji harcayıp hayatımı güzelleştirmeye çalışıyorum. çünkü dedim ya, sadece bir hayatımız olduğuna inanıyorum ve herkes kendi hayatının başrol oyuncusu. perdeler indiğinde alkışlanmak değil kaygım, iyi bir oyun ortaya koyduğuma kendim inanayım, yeterli bana.
dünyada keşfedilmeyi bekleyen bu kadar güzellik varken, çağrıya kulak vermeden edemiyorum. işte sana birkaç paragraf ile ben. kalkanlar olmaksızın bakınca görebileceklerinden bazıları."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder