"İkisi de aradıklarına yakın şeyler bulmuştu bu ilişkide. Sonunda sakince dinlenebileceklerdi. Geçmişteki can yakıcı ilişkilerin ve yalanlara bezeli sevişmelerin yorgunluklarından arınabilirlerdi artık. Adam aradığı kadını bulduğuna inanmak istiyordu, içinde kinler barındırmayan, kalbinde büyümekte olan sevgileri, hırpalamayacak birine hediye etmek için bekleyen bir kadın ile karşı karşıyaydı.
Sezgileri aşırı güçlü bu erkeğin aksine kadın, bu ilişkide ne bulduğunu ancak çok sonraları anlayabildi. Adamın hayata karşı o akıl almaz tutkusu, yaşanılanlara yüklediği derin anlamlar, sonu hiç gelmeyecek o arayışlar ve iki insanın bir olabileceğine olan inancı yavaş yavaş kadının hücrelerine de sindiğinde artık biliyordu.
Çok hoyrattı oysa ki başta adam, kalkanları vardı kendine doğru gelenlere karşı kullandığı. Onların arkasına gizlenirdi gizlenmesine de, ışıltısı gözlerine değin ulaşan gülümsemesini o kalkanlar bile gizlemeye yetmezdi. Gerçekte kim olduğunu görmeniz an meselesiydi, o siyah gözlerden içeri gönül gözü ile bakabilirseniz şayet . Çatılı dururdu kaşları ve güldüğü bir fotoğrafına neredeyse rastlayamazdınız. Zayıflık göstermekten nefret eden bir yanı vardı sanki ama huzur bulmak için kendisine gelenleri asla boş döndürmezdi. Yaralıydı belli ki, o da hepimiz gibi birileri tarafından boş hayallere inandırılmışve yıkıma uğratılmıştı. Ama başından geçenlerin tümünün birer istisnai talihsizlik olduğuna inanmaya da bir o kadar istekli ve hazırdı. Sizi sevebileceğini sezdiğinde, bambaşka bir hale bürünür, sakince üzerine geçirip ütüsüz gömleğini, destur isteyip yukardakinden ama pazarlık etmeksizin kaderle, ne kadar hasret varsa doldurup köprüüstüne, demir alırdı. Gönüllü bir boyun eğişle bu mavi aşka teslim olur, zamanı da başka birçok şey gibi karada bıraktığı için telaşsız ve vakur bir şekilde, isim dahi seçmeksizin seferine, yol alırdı yavaş yavaş. Size gelirdi."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder