ben en çok yollarda kitap okurdum ve de geceleri yatmadan önce. işin eve yakın olmasının nasıl bir dezavantajı var derseniz "kitap okuyamamak" diye cevaplarım. almanya'da ucuz ve temiz olduğu için seçtiğim yurt okuluma tren ile 35dakika uzaklıktaydı ve bu her gün en az 1 saat kitap okumak demekti benim için. Türk kitapları satan internet sitelerinden koli koli kitap satın alıp okuyor ve onları bir de İstanbul'a taşıyordum!
şimdilerde ise yollarda kitap okumak ne yazık hayal oldu çünkü işime çok yakın oturuyorum. hal böyle olunca kitap okumak için ekstra bir çaba sarfedip yatağa erken gitmeyi başarsam da çok değil 10-15 sayfa sonra gelen uykuma yenik düşünüyorum. çalışma hayatı gerçekten de yorucuymuş! ben okurken mezun olmuş çalışan arkadaşlara bize ayak uydurmaları için ısrar eder, haftaiçleri birşeyler yapmak istemeyenleri içi geçmiş olmakla suçlardık. şimdi onları çok iyi anlıyorum çünkü insan haftaiçi o kadar yoruluyor ki, tek istediği kendini eve atıp dinlenmek oluyor. ülkem çok çalışkandır çünkü benim ve birçok avrupa ülkesindekinden daha fazla çalışır (haftalık çalışma saati almanya'da 35; isviçrede 41dir örneğin; ki bence verilmli kullanıldığında gayet de makul bir süredir bu. kanımca kafa çalıştırmayı gerektiren işleri Türkiye'de üst sınır olan 45saat -yani günde 9 saat- yapamazsın zaten.)
günüm aşağı yukarı şöyle akarken:
06:15 saatin çalması.
06:35 kalkmamak için binbir türlü hareket sonrası kalkmak
07:02 servise biniş
07:12 fabrikaya varış
07:30 mesainin başlaması
17:15 mesainin bitmesi
17:50 eve varış.
... eskisi kadar çok kitap okuyamadığımı fark ettim ve bir takım önlemler aldım:
saat 22yi gösterdiğinde evde isem mutlaka yatağa doğru seyirtiyorum.
kitabı elime aldığımda kendimi bir yoklayıp uykululuk durumuma göre sayfa sayısına bakıp, sayfa 50deysem örneğin bu gece 60a kadar geleceğim diyorum.
elimdeki kitaplar bitene kadar kendime yeni kitap almayı yasakladım.
şimdilik aklıma gelenler bunlar. önerilere açığım :)
aylardır elimde sürünen ve bu yaşıma kadar nasıl olup da okumadığım için kendimden utandığım "Savaşçı" sonunda bitti. hakkında yorum yapmak yersiz, kendini kanıtlamış harika bir kitap. ölmeden önce okunması gereken 73984 kitap tarzı listelerde mutlaka olması gereken bir yol gösterici. iş hayatına dair çok çıkarımlarda bulundum kendi adıma. Arif Öğretmen'i özleyeceğim.
giriş yazısından:
"e.e.cummings der
ki; Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün
gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada,kendin olarak
kalabilmek,dünyanın en zor savaşını vermek demektir.Bu savaş bir başladı
mı,artık hiç bitmez!..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder